KÜLTÜR-SANAT RÖPORTAJ 

ÇUKUROVA PAMUĞUNUN ‘KOZA’SINDAN ÇIKAN FESTİVALDE 30’UNCU BÜYÜK BULUŞMA

RÖPORTAJ – ZEKERİYA ÜNAL

30’uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde geri sayım başladı. Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 18-24 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde bu yıl da Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Belgesel Film Yarışması, Uluslararası Kısa Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Kısa Film Yarışması ve Adana Kısa Film Yarışması bölümleri yer alacak. Festival kapsamında ayrıca dünya sinemasından seçkiler, özel gösterim bölümleri, belgesel gösterimleri, söyleşiler, atölye çalışmaları, sinema sempozyumları ve sergiler de düzenlenecek. Öte yandan 76’ncı Cannes Film Festivali’nde Merve Dizdar’a filmdeki performansıyla ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü kazandıran ve Nuri Bilge Ceylan imzalı ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmi, Türkiye prömiyerini 30’uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapacak.

Festival öncesi bir araya geldiğimiz Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali Genel Koordinatörü İsmail Timuçin, Son Baskı yazarı Zekeriya Ünal’ın sorularını yanıtladı. Adana ve Türkiye için bir marka haline gelen film festivalinin Çukurova pamuğunun ‘koza’sından çıkarak 1969 yılında ilk kez düzenlendiğini ama belli dönemlerde ara verilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında 30’uncusunun gerçekleştirileceğini kaydetti. Bu yılki etkinlik programında 6 Şubat depremlerine dair özel bölümlerin de yer alacağını ifade eden İsmail Timuçin, “Festivalde Nuri Bilge Ceylan’ın bilet gelirlerini Mert Fırat’ın ‘İhtiyaç Haritası’ organizasyonuna aktaracağız. Onlar da deprem bölgesinde ‘Altın Koza’ adı altında bir merkez kuracaklar ve orada çeşitli gösteriler, atölyeler, film gösterimleri yapacaklar” dedi.

İşte, Zekeriya Ünal’ın soruları ve İsmail Timuçin’in verdiği cevaplar:

64’üncü Cannes Film Festivali’nde Büyük Ödül’ün sahibi olan Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmi de Türkiye prömiyerini 2011 yılında 18’inci Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapmıştı.

‘SİNEMANIN KALBİ ADANA’DA ATACAK…’

– 30’uncusu düzenlenecek Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde bu yıl kentimizin sinemaseverlerini nasıl bir program bekliyor? Programda özellikle önceki yıllarda olmayıp bu yıl olan hangi başlıklar var?

Bir festivalin 30’uncu yılının kutlanıyor olması çok kıymetli bir olay… Bu açıdan çok mutluyuz. Bu konuda çok büyük destek sağlayan Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar’a tüm sinema dünyası adına teşekkür ediyoruz. Bu yıl Altın Koza’da Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması için 45 film başvurdu. 5 kişilik ön jürimiz seçimlerini yaparak 11 filmi finalde yarışması için seçti. İki yıldır belgesel filmleri uzun metraj kategorisinden ayırıyoruz. Çünkü belgesel sinemacılığı sektörü bu ülkede çok büyüdü ve gelişti. Belgesel film yarışmamıza bu yıl 59 film başvurdu. 8 belgesel filmimiz finalde yarışacak. Kısa film yarışmalarımıza da çok ciddi sayıda başvuru geldi. Yine her yıl olduğu gibi akademik toplantılarımız, çalıştaylarımız var. Ve kendi alanlarında uzman olan kişilerle söyleşiler, paneller gerçekleştireceğiz. Farklı isimler, farklı sinemacılar çeşitli atölyeler yapacaklar. Bu yıl yine farklı olarak Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’ filminin Türkiye prömiyerini gerçekleştireceğiz. 22 Eylül 2023 Cuma günü dört ya da beş salonda filmin gösterimini yapacağız. Öncesinde sanatçıların katılımıyla bir gala ve basın toplantısı gerçekleştireceğiz. Geçen yıl ülke genelinde 20’ye yakın üniversitenin sinema bölümü öğrencilerini festivalimize davet etmiştik, bu yıl da bunu devam ettiriyoruz. Yine her yıl olduğu gibi Adana’nın çeşitli semtlerinde yazlık sinema gösterimlerimiz olacak.

İsmail Timuçin – Zekeriya Ünal

‘VERDİĞİMİZ ARALAR ALTIN KOZA’NIN BİLİNİRLİĞİNİ ETKİLEDİ…’

– Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Türkiye’de bizim Altın Koza’mızdan daha fazla gündem olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız bunun sebebi nedir?

Evet, düşünüyorum. Antalya bir turizm ve dünya şehri… Ama bana göre Altın Portakal’ın öne çıkmasını sağlayan bu değil. Biz Adana olarak Altın Koza’ya 1969’da başlamışız, 1973’te ara vermişiz, 1992 yılında tekrar başlamışız. Yani arada yaklaşık 20 yıla yakın festival yapmamışız. Dolayısıyla bu, sektörde bir unutulmaya sebep olmuş. Antalya başlamış ve hiç kesintiye uğratmamış, devam etmiş. Bizim verdiğimiz aralar Altın Koza’nın bilinirliğini ve gelişmesini etkiledi. Aslında Altın Portakal’la içerik olarak birbirimizden çok büyük farkımız yok.

‘2014-2019 YILLARI ARASINDA FESTİVAL ÇOK YIPRATILDI…’

– Yerel yönetimlerle Altın Koza’nın yürütme kurulları, koordinatörleri arasında bir anlaşmazlık yaşandığı oluyor mu? Eğer oluyorsa bu sorunları nasıl aşıyorsunuz?

Ben 1992 yılından beri Altın Koza’nın içindeyim. Şunu samimiyetle söyleyebilirim: Festival yürütücüleri olarak çok büyük sıkıntılar, olaylar yaşamadık. Ben Selahattin Çolak döneminde de, Aytaç Durak döneminde de, Zihni Aldırmaz döneminde de çalıştım, bize hiçbir müdahale olmadı bugüne kadar. Tabii, bunun sebebi de bizim yürütme kurulu olarak dengeli, oturaklı bir şekilde çalışmamızdı. Biz her dönemde destek gördük, bu da çok kıymetli bir şeydi. 2014-2019 yılları arasında ben yoktum, ayrılmıştım. O dönemde festivalin çok yıpratıldığını söyleyebilirim ama detayına girmeyeceğim.

‘ÇOK ÖNEMLİ OLMAYAN, GEREKSİZ BİR KARAR…’

– Altın Koza’nın adı 2016 yılında “Uluslararası Adana Film Festivali” olarak değiştirildi. Şu an yine eski adını almış olsa da festivalde bu ad değişikliği neden yapıldı ve bu ad değişikliğine neden ihtiyaç duyuldu?

Bunu çok komik buluyorum. Altın Koza, Çukurova’nın bereketli topraklarında yetişen pamuğun isminden hareket edilerek Türk sinemasında yer etmiş bir film festivali. Ve siz geliyorsunuz, “Haydi, Altın Koza’nın adını değiştirelim” diyorsunuz. Niye değiştiriyorsunuz? Altın Koza adı yerleşmiş, sinema dünyası bunu böyle kabul etmiş. Bu değişikliğin sebebi şu: Yanlış insanları bu koltuklara oturttuğunuzda, o insanlar yanlış adımlar atarlar. Üzgünüm ama biz hâlâ o dönemin sıkıntılarını yaşıyoruz. Neyse ki Zeydan Karalar döneminde festivalin adını yeniden Altın Koza’ya döndürdük. Bizim yapmamız gereken daha önemli şeyler varken isimle falan uğraşılması çok saçma.

– Geçtiğimiz yıllarda Altın Koza’nın tanıtım toplantısı İstanbul’da yapılmış ve bazı çevrelerin tepkisini çekmişti. Bu değişikliğin sebebi neydi?

İstanbul, sinema sektörünün kalbi, herkes orada diye İstanbul’da bir basın toplantısı yapalım dedik. Açıkçası bunun çok olağanüstü bir faydasını görmedik. Artık iletişim ağı o kadar büyüdü ki Adana’da yaptığınız bir işi tüm dünyaya duyurabiliyorsunuz. Gördük ki bu toplantıları Adana’da yapmakla İstanbul’da yapmak arasında hiçbir fark yok. Pandemi döneminde kapanış törenini İstanbul’da yapmıştık ama sadece ödül alacakları ve ödül verecekleri davet etmiştik. O günün koşullarında böyle yapılması gerekiyordu, insanların yaşamını riske atamazdık.

– İsmail Timuçin –

‘CEYLAN’IN BİLET GELİRLERİNİ MERT FIRAT’IN ‘İHTİYAÇ HARİTASI’NA AKTARACAĞIZ…’

– Yukarıda sonuçlarını aslında söylediniz ama ben yine de sormak istiyorum. Altın Koza tarihinde belli dönemlerde festivalin yapılmamasının sebebi neydi?

Yukarıda da söylediğim gibi festivalin devam etmesinin çok büyük önemi var. Antalya bunu başarmış, biz başaramamışız. Bizde bu konular, belediye başkanlarının ve onların çevresinde etkili olan bazı insanların sanatsal anlayışına bağlıdır. Hatta sanatsal anlayışı bile yoktur o insanların. Deprem döneminde ve şehit verdiğimiz dönemlerde bir belediye başkanvekili “Festivali iptal ediyoruz” dedi. Niye iptal ediyorsunuz? Festivalin eğlence bölümünü yapmazsınız ama sinema filmlerinin gösterimlerini yaparsınız, yarışmanızı yaparsınız ve festival de yapılmış olur, kesintiye uğramaz. 30’uncu olacağımıza belki bu yıl 50’nciyi kutluyor olacaktık. Dolayısıyla sektördeki ağırlığımız daha çok artmış olacaktı. “Deprem oldu, bu yıl yapmayalım” diyenler oldu. Hayır, yapılır, yapılmalı. Depremde yapalım, depremi anlatalım. Örneğin biz bu yıl Nuri Bilge Ceylan’ın bilet gelirlerini Mert Fırat’ın ‘İhtiyaç Haritası’ organizasyonuna aktaracağız. Onlar da deprem bölgesinde ‘Altın Koza’ adı altında bir merkez kuracaklar ve orada çeşitli gösteriler, atölyeler, film gösterimleri yapacaklar. Eğer olaya böyle bakarsanız depremde de festival yaparsınız, pandemide de.

‘ADANA’DA İLK SİNEMA GÖSTERİMİ 1902’DE YAPILDI…’

– Geçtiğimiz yıllarda kentimizi heyecanlandıran bir gelişme yaşanmış ve “Plato Adana” adında sinema endüstrisinin şehrimizde canlanmasına dair bir proje adımı atılmıştı. Ancak bu proje hayata geçemedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

‘Plato’ meselesi 1992 yılından beri konuşulur. Maalesef hep beraber bir araya gelip bunu yapamadık. Olmadı bir türlü. Aslında dizi ve film sektörlerinin çok sempati duyduğu bir kenttir Adana. Türkiye’de sektörden insanların aklına İstanbul’dan sonra hemen Adana gelir. Tarihsel sürecine baktığınız zaman da Adana gerçekten bir sinema kentidir. 1902 yılında sinema gösterimleri yapan bir gayrimüslim tarafından Adana’da çeşitli mahallelerde sinema gösterimleri yapılmış. Adana’da sinema geçmişi, aslında sinemanın icadıyla hemen hemen aynı tarihlerde başlıyor. ‘Plato’ konusunda, üzgünüm, bir beceriksizliğimiz var, bunu itiraf etmeliyim. Bir imkânsızlığımız var. Bu sadece tek kişinin çabasıyla olacak bir şey değil, buranın yöneticileriyle, iş insanlarıyla, sektördeki arkadaşların desteğiyle yapılmalı. Bazen insanlar sadece konuşuyor ama devamı gelmiyor.

– Zekeriya Ünal –

– Zeydan Karalar döneminde, Altın Koza tarihinde bir ilk yaşandı ve festivalin yürütme kurulunda Menderes Samancılar, Nebil Özgentürk gibi sanatçılar yer alıyor. Bu isimlerin gelmesi Altın Koza’da neleri değiştirdi?

Arkadaşlarımız tabii ki sektörde, kendi alanlarında değerli isimler. Katkıları elbette oldu. Arkadaşlarımız ellerinden geldiğince, olanaklarını zorlayarak bize destek olmaya çalıştılar.

– Bu yıl Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışacak olan ‘Ceylin’ adlı filmin iki yönetmeni arasında bir kriz yaşanıyor. Yönetmenlerden birinin adının yukarıya, diğerininkinin aşağıya yazıldığı söyleniyor. Yönetmenlerden biri yasal yollara başvuracağını ifade ediyor, bu durum festivalde sıkıntı yaratır mı?

Bizim bir yönetmeliğimiz var, her yıl yayımlarız bunu. Bu yönetmelikte katılma kriterleri var. Filmler için genelde yapımcıları başvurur. Yapımcı, filmin künyesinde ne yazıyorsa biz onu dikkate alırız. Ben yönetmenin ikisiyle de konuştum, ikisinin de kendilerine göre haklı olduğu noktalar var ama bu bizim çok dışımızda bir şey.

‘ALTIN KOZA’DA ULUSLARARASI FİLMLERİ DE YARIŞTIRMALIYIZ…’

– Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin gelecekteki projeleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Umarım bir festival sarayının, Altın Koza’nın kendine ait bir binasının ve sinema salonlarının olduğunu bizler yaşarken görebiliriz. Altın Koza’nın hedeflediği birçok şey var. Sektörün buluştuğu, yapımların satıldığı pazarı etkileyecek şekilde yarışma kategorilerimizin daha da zenginleşmesi gerekiyor. Ulusal sinemaya değer verdiğimiz kadar uluslararası film yarışmasını da yapabilecek düzeye gelmemiz lazım. Umarım, bir gün Altın Koza, uluslararası boyutta yarışma yapan bir festival durumuna gelir. Şunu da söylemeliyim: Seçilerek gelen yerel yöneticilerin festivaller konusunda biraz daha dikkatli olması lazım; çünkü tecrübeli festival ekipleri kolay yetişmiyor. “Onlar biliyorsa biz de biliriz” diyen bazı arkadaşlar kısa süreli geldiler ve gittiklerinde festivali çok zor durumda bıraktılar.

‘SEYİRCİLERİMİZ BİZİ YALNIZ BIRAKMASIN…’

– Son Baskı aracılığıyla hem okurlarımıza hem de Adanalılara bir mesajınız var mıdır?

Adanalı sanatseverler ve sinemaseverlerden Altın Koza’da bizleri yalnız bırakmamalarını rica ediyoruz. Biz onlar için büyük bir coşkuyla bu festivali hazırlıyoruz. Seyirci olmadan hiçbir şey olmaz. Seyirci çok kıymetli… Bizler de onlara kusursuz bir festival sunmaya çalışıyoruz. Bu yıl Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılı olduğu için ‘Türk Sinemasının 100 Yılı’ temalı sergilerimiz olacak. Film müzikleri sergimiz olacak. Ben okurlara şunu söyleyebilirim: Festivale ve festival sonrası etkinliklere katılarak desteklemelerini isteriz. Salonlarımız dolsun, salonların dolduğunu gören yönetmenler, oyuncular çok mutlu oluyorlar. Salonların dolması demek sinema sektörünün ülkemizde ve Adana’mızda büyümesi demektir.

30’uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin afişi yayınlandı. Afiş, bir yandan yönetmenlerin değişen bakış açılarını bir yandan da izleyicinin çeşitliliğini sembolize ederken insan gözü ve objektif arasında köprü kurarak sinemaseverleri dünyayı yepyeni bir biçimde algılamaya davet edecek. Yapay zekâ kullanılarak üretilen afiş, grafik tasarımcı Emre Koç imzasını taşıyor.

EN İYİ FİLME 500 BİN TL ÖDÜL

30’uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışacak filmleri; yönetmen Ömer Faruk Sorak başkanlığında, oyuncu Bennu Yıldırımlar, oyuncu Cezmi Baskın, yazar ve senarist Murat Uyurkulak, yapımcı Nefes Polat, kurgu yönetmeni Özcan Vardar, görüntü yönetmeni Özgür Eken, akademisyen Prof. Dr. Senem Erkılıç ve sinema yazarı Senem Erdine’den oluşan jüri değerlendirecek. 18 kategoride Altın Koza Ödülleri’nin sahiplerini bulacağı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na bu yıl 45 yapım başvurdu. Sinema yazarı ve senarist Burak Göral, sinema yazarı Burçin S. Yalçın, sinema yazarı ve akademisyen Janet Barış, yönetmen ve senarist Hakan Haksun ve akademisyen Dr. Tuğçe Keleş’ten oluşan seçici kurulun değerlendirmesi sonucu belirlenen 11 film Adana’da sinemaseverlerle buluşacak. ‘Açık Kapılar Ardında’, ‘Annesinin Kuzusu’, ‘Bir Gün 365 Saat’, ‘Cam Perde’, ‘Ceylin’, ‘Karganın Uykusu’, ‘Kıyıda’, ‘Öte’, ‘Sanki Her Şey Biraz Felaket’, ‘Suyun Üstü’ ve ‘Yüzleşme’ bu yıl Adana’da yarışma heyecanı yaşayacak. En iyi filmin 500 bin TL ile ödüllendirileceği Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda tüm kategorilerde toplamda 1 milyon 60 bin TL tutarında ödül dağıtılacak.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar